Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, Ankara Üniversitesi işbirliği ve Yargıtay ev sahipliğinde düzenlenen “Uluslararası Yaklaşımlar Işığında Türkiye’de 16. Yılında Denetimli Serbestlik Sistemi ve Gelecek Vizyonu Çalıştayı” başladı.
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Avrupa Denetimli Serbestlik Konfederasyonu (CEP) Genel Sekreteri Willem Van Der Brugge konuşmalarıyla başlayan çalıştay 3 gün sürecek Çalıştay, Türkiye’de denetimli serbestlik sisteminin kuruluşunun 16. yılında, denetimli serbestlik hizmetlerinin değerlendirilmesi ve ilerleyen süreçte denetimli serbestlik politikalarına yön verilebilmesi amacıyla düzenleniyor.
HÜKÜMLÜLERİN TOPLUMA UYUM SAĞLAMALARI İÇİN GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMAMIZ GEREKİR
Toplantıda konuşan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyecek etkenlerin güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Mümkün olan hallerde suç işleyen kişiyi ceza infaz kurumuna göndermeden veya infaz kurumundaki kaldığı süreyi minimum düzeyde tutarak toplumsal barışı ve düzeni sağlamak, en akıllıca olan yöntemdir. Suç işleyen kişilerin ceza infaz kurumundaki cezalarının çekmelerini sorunlu olmaları halinde ise, hem ceza infaz kurumundaki kaldıkları süre boyunca hem de tahliye olduktan sonra topluma uyum sağlamaları için gerekli tedbirleri almamız gerekir. Hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyecek etkenler güçlendirilmeli, toplumu suça karşı korumalı, hükümlünün yeniden sosyalleşmişini teşvik etmeli, üretken, kanunlara ve toplumsal kuralla saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmalıdır. Bu şekilde toplum suça karşı korummuş olur, hem de suç işleyenler yeniden topluma kazandırılır. Bu noktada denetimli serbestlik büyük önem taşımaktadır.”
“ADALETİN HÜKMÜNE KONU OLAN İNSAN, DEVLETE EMANETTİR”
Çalıştayda konuşma yapan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, infaz sisteminde bugüne kadar yapılan çalışmaları anlattı. Bakan Gül, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Hangi suçu işlemiş olursa olsun adaletin hükmüne konu olan insan, devlete emanettir. Cezaevindeki hükümlü de denetimli serbestlik altındaki yükümlü de her zaman insan onuruna yakışır bir şekilde muamele görmelidir. Hukuk devleti ilkesini ancak insan onurunu gözeterek, hak ve özgürlükleri koruyup geliştirerek güçlendirebiliriz. Hakları korumak ve yaşatmak, hukuk devletinin önceliğidir ve ödevidir. Kanunlar, insanoğlunu, hak ve özgürlükleriyle korumak için vardır.”
“EĞİTİM SUÇU ÖNLEYECEK EN ÖNEMLİ ARAÇ VE GÜÇTÜR”
İnfaz aşamasındaki amacın, hükümlünün iyileşmesi ve topluma yeniden kazandırılması olduğunun altını çizen Gül, eğitimin suçu önleyecek en önemli araç ve güç olduğunu belirtti.
Ceza infaz kurumları ve denetimli serbestlik müdürlüklerinde eğitim, öğretim ve meslek edindirme faaliyetlerinin sürdüğünü, son üç yılda ceza infaz kurumlarında 14 bin 345 hükümlü ve tutuklunun okuma-yazma öğrendiğini aktaran Gül, cezaevlerindeki mesleki eğitim merkezi sayılarının artırılacağını bildirdi. Bakan Gül, Türkiye'nin denetimli serbestlik alanında yaptıklarının dünyaya örnek olduğunu dile getirdi. Hükümlülerin ağaçlandırma faaliyetlerine de katkı sunduğunu anlatan Gül, bugüne kadar 2 milyon fidan dikiminin yapıldığını söyledi.
“DENETİMLİ SERBESTLİK SİSTEMİ, ULUSLARARASI KURULUŞLARIN ÜYESİ OLMUŞ BİR KURUM HALİNE GELMİŞTİR”
Çalıştayda konuşma yapan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç, denetimli serbestlik sisteminin 16. yılında geldiği aşamalar ile gelecek vizyonuna ilişkin genel değerlendirmelerde bulundu. AIkaç programda yaptığı konuşmada, 2005 yılında infaz sistemi içerisinde yerini alan denetimli serbestlik sisteminin adalet sistemi içerisinde gerçekleştirilmiş olan reformlara iyi bir örnek teşkil ettiğini belirtti. Denetimli serbestlik sisteminde yükümlülere yönelik yapılan çalışmalara da değinen Alkaç, “Denetimli serbestlik sistemi bugün, birçok üniversite ile ortak çalışmalar yürüten, ulusal ve uluslararası çalışmalara ev sahipliği yapan, uluslararası kuruluşların üyesi olmuş bir kurum haline gelmiştir.” dedi.
"ÜNİVERSİTEMİZ, DENETİMLİ SERBESTLİK DAİRE BAŞKANLIĞI İLE YAKIN İŞBİRLİĞİ İÇİNDE"
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar da, çağdaş hukuk devletlerinde cezanın asıl işlevinin eğitim ve bu eğitimle birlikte kişinin bir daha suça karışmaması için önlemlerin alınması olduğunu kaydetti. Ünüvar, “Bu bakış açısıyla gerçekleştirilen uygulamalarla kamu güvenliği sağlanırken, mağdur tarafın bir daha zarar görmesinin engellenmesi ve yükümlülerin de tekrar suç işlemesini engelleyici çalışmaların gerçekleştirilmesiyle sosyal hayata yeniden uyumlarının sağlanması hususunda önemli atılımlar da gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde bu anlamda atılan ve atılmaya devam edecek olan adımların, adalet sistemimizi daha da güçlendiren, halkımızın huzur, güven ve refah içinde yaşamasına katkı sağlayacak sonuçlar getirmesi de en büyük dileğimizdir. Çünkü hukukun üstünlüğü ve adaletin tesisi büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda da ülkemizin yargı sistemine güvenimizin tam olduğunu ifade etmek isterim.” diye konuştu.
Alkaç, konuşmasında ayrıca şu ifadelere de yer verdi: “Üç gün süre ile devam edecek olan çalıştayımız kapsamında; çok önemli konular, yetkin akademisyenler ve uygulamacılar tarafından ele alınacak ve elde edilecek çıktılar, denetimli serbestlik sistemimize şüphesiz büyük katkılar sağlayacaktır.
ÇALIŞTAYA FARKLI BİRÇOK KURUM KATILIYOR
Geniş katılımla düzenlenen çalıştaya, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının yanı sıra Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı yetkilileri ile Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinden akademisyenler de katılıyor.
Öte yandan çalıştaya, Diyanet İşleri Başkanlığı, Polis Akademisi Başkanlığı, Ankara ve Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılıkları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), TRT, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD ve MÜSİAD Kadın), Memur-Sen, UNICEF, sivil toplum kuruluşlarından Türkiye Yeşilay Cemiyeti ile Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) gibi kurumların temsilcileri de katıldı.