Türk Denetimli Serbestlik Sistemi 20. Yıl Uluslararası Kongresi Antalya’da Başladı
01 Aralık 2025

Türkiye, denetimli serbestlik sisteminin 20. yılında, adaletin toplumsal yönünü güçlendirmeyi amaçlayan uluslararası bir kongreye ev sahipliği yapıyor. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından 1–3 Aralık 2025 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilen “Türk Denetimli Serbestlik Sistemi 20. Yıl Uluslararası Kongresi”, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Tesisleri’nde başladı.

Kongrede, denetimli serbestlik sisteminin 20 yıllık deneyimi kapsamlı şekilde değerlendirilecek; ulusal ve uluslararası uzmanlar, sistemdeki yenilikleri, uygulama deneyimlerini ve geleceğe dönük vizyonları tartışacak. Programda 183 bildiri, 7 panel, 5 atölye ve 5 poster sunumu yer alacak; katılımcılar denetimli serbestliğin toplumla bütünleşme, rehabilitasyon ve infaz süreçlerindeki rolünü ele alacak, geleceğe yönelik strateji ve uygulama önerilerini paylaşacak.

Kongre açılışı, konuşmalarla başladı. Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Ali Kahveci, denetimli serbestliğin modern ceza politikalarının temel unsurlarından biri haline geldiğini belirterek, değişen suç tipleri, dijitalleşme ve toplumsal beklentilerin infaz süreçlerini dönüştürdüğüne dikkat çekti. Kahveci, uygulama çeşitliliğinin artırılması, modellerin entegrasyonu ve uluslararası iyi uygulamaların ülkeye kazandırılmasının önemine vurgu yaptı ve kongrenin çözüm önerilerinin geliştirilmesi ile ortak aklın güçlendirilmesi açısından önemli sonuçlar doğuracağını ifade etti.

HSK 1. Daire Başkanı Turan Kuloğlu, toplantının yalnızca denetimli serbestlik sisteminin 20 yıllık gelişimini değerlendirmekle kalmayıp, infaz sisteminin geleceğine yönelik ortak bir vizyon ortaya koymak açısından da büyük önem taşıdığını belirtti. Kuloğlu, sistemin toplum içinde, toplumla birlikte ve toplum için infaz anlayışıyla klasik infaz yöntemlerinden ayrıldığını, üniversitelerden yerel yönetimlere, barolardan sivil toplum örgütlerine kadar tüm paydaşların aktif katılımının toplumsal dönüşümü hızlandıracağını vurguladı.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Basri Bağcı, denetimli serbestlik sistemiyle olan geçmiş bağını hatırlatarak, kurumun kuruluşundan bugüne geçirdiği dönüşüme tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bağcı, denetimli serbestliğin hem devlet hem sivil toplum iş birliğiyle rehabilitasyon ve topluma kazandırma açısından önemli bir fonksiyon üstlendiğini belirterek, sistemin yalnızca sayısal verilerle değil, kişilerin yeniden topluma entegrasyonu açısından da değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Antalya Valisi Hulusi Şahin ise denetimli serbestlik sisteminin temel değerlerinin merhamet, empati, affedicilik ve şefkat gibi unsurlarla şekillendiğini vurguladı. Şahin, sistemin gönüllülük esasına dayalı çalışanları sayesinde topluma kazandırma ve rehabilitasyon çalışmalarında önemli başarılar elde ettiğini belirtti. Ayrıca, denetimli serbestliğin bağımlılıkla mücadelede kritik bir araç olabileceğine dikkat çekerek, Antalya’da yürütülecek çalışmaların toplumsal fayda sağlayacağını ifade etti.

Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can ise konuşmasına: “Yirmi yıl denetimli serbestlikte önemli bir süre. 2005 yılında yasalaşan sistemde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu üyesi olarak bu yasanın çıkmasında da bizim de imzamız var. Ondan dolayı da onur duyuyoruz. Bu yirmi yıllık süreç içerisinde serbestlikte ciddi gelişmeler oldu. Bu gelişmelere Türk hukuk sisteminde ayak uydurmaya gayret etti. Tabii ki eksikliklerimiz olabilir. Bu kongrenin amacı da bu eksiklikleri görmek, mukayeseli hukukta neler oluyor, neler bitiyor? Bunları gözlemlemek ve esinlenmek, karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak, bu eksiklikleri de gidermek. Peki bunu ne için yapıyoruz? Bütün hukuk sistemlerinde de insan hata yapabilir, insan suç işleyebilir. Özünde insandır. Değer vermek gerekir. Evet, farklı hukuk sistemlerinde farklı görüşlerimiz de olsa, geleneklerimiz, göreneklerimiz, değerlerimiz farklı da olsa hepimizin amacı ideali tektir.” sözleri ile başladı.

Bütün Gayemiz İnsana Hizmet Etmektir”

Bakan Can konuşmasında denetimli serbestlik sisteminin temel amacını vurgulayarak şunları dile getirdi: “Bütün gayemiz insana hizmet etmek, adalete hizmet etmek. Dolayısıyla bu manada bizim de suç işleyen insanları toplumdan ötekileştirmekten ziyade, topluma değer katması anlamında topluma kazandırmamız gerekiyor. Peki denetimli serbestlik ne demek? Benim değerlendirmeme göre denetimli serbestlik, bir hakkın tahliyesine kadar geçen süreçtir. Peki bu süreç içerisinde biz bireyi ne yapacağız? Bütün modern ceza infaz rejimlerinde kişinin ıslahı, iyileştirilmesi, tedavi edilmesi olarak değerlendiriliyor. Bizim hukuk sistemimizde de aynı şekilde. Peki bu değerlendirmeyi topluma kazandırmayı yaparken mağduru düşünmeyecek miyiz? İşte buradaki en önemli nokta şu; mağduru ikinci kez mağdur olmaması. Tabii bunu teyit etme anlamında, bizim toplumun da sağlığını, düzenini ve güvenliğini koruma adına denetimli serbestlikte tedavi etme cihetine gidiyoruz. Kişiyi korumaktan ziyade asıl olan toplumu korumaktır.” dedi.

Ceza ve Tevkifevler Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım da açılış programında bir konuşma yaptı. Konuşmasına: “Toplumsal güvenliğin, bireysel iyileşmenin ve suçla mücadelede sürekliliğin en önemli yapı taşlarından biri olan denetimli serbestliği, bu kongre vesilesiyle detaylarıyla ele alacağız. Geldiğimiz aşamayı değerlendirecek, uluslararası tecrübeleri ve akademik dünyanın yaklaşımlarını paylaşacağız. Bu sayede hem sistemimizin geldiği noktayı görmüş olacak hem de uluslararası deneyimlerle denetimli serbestlik uygulamalarının gelişimini destekleyecek bir kongreyi gerçekleştirmiş olacağız.” sözleri ile başladı.

“Denetimli Serbestlik, Bireyin Toplumsal Hayata Sağlıklı Bir Şekilde Entegrasyonunu Mümkün Kılan Bir Köprüdür.”

Genel Müdür Yıldırım, konuşmasında denetimli serbestlik sisteminin önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Ceza infaz kurumlarında başlayan infaz süreci, hükümlünün tahliyesiyle sona ermemektedir. Asıl süreç bundan sonra başlıyor. Hükümlünün toplum içerisine girmesiyle beraber topluma entegrasyonu sürecinde en önemli rolü oynayan denetimli serbestlik sistemimiz devreye giriyor ve hükümlüyü sosyal hayat içerisinde adım adım takip ediyor. Denetimli serbestlik, ceza infaz kurumlarında verilen eğitim ve rehabilitasyon çalışmalarının devamını sağlayan bir sistemdir. Risk ve ihtiyaç temelli takip ve destek süreçleriyle, infaz sisteminin asıl amacı olan suça tekrar yönelmeyi önlemeyi mümkün kılar. Denetimli serbestlik, bireyin toplumsal hayata sağlıklı bir şekilde entegrasyonunu mümkün kılan bir köprüdür. Denetimli serbestlik müdürlükleriyle bu kurumsal entegrasyon, infazın sadece kapalı alanlarda değil, toplumun içerisinde de sürdürülebilir olduğunu göstermektedir.

Her geçen gün büyüyen denetimli serbestlik sistemimiz, 149 denetimli serbestlik müdürlüğü, 6 bin 362 personel ve bugün itibariyle 461 bin yükümlü ile gelişimini sürdürmektedir. Sistem, 2005 yılında uygulamaya alındığından bu yana 8 milyon 809 bin kararın infazını gerçekleştirmiştir. Bu kararlar kapsamında 3 milyon 790 bin iyileştirme faaliyeti uygulanmış, bunların 1 milyon 856 bini bağımlılara yönelik olarak yürütülmüştür. Ayrıca, 1 milyon 510 bin yükümlü kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılmış, 74 bin yükümlüye ayni ve nakdi yardım yapılmıştır. Tekrar hayata tutunmalarını sağlamak amacıyla 74 bin 500 yükümlünün takibi elektronik izleme yöntemleriyle gerçekleştirilmiştir.”

“Denetimli Serbestlik Çok Kurumlu Bir İş Birliğini Gerektiriyor”

Genel Müdür Yıldırım, denetimli serbestlik sisteminin başarılı olabilmesi için çok kurumlu iş birliğinin önemine dikkat çekerek şunları dile getirdi: “İnfaz sistemi, kişilerin dönüştürülmesini sağlamak, sosyal hayata hazırlanmalarını temin etmek, Adalet Bakanlığı ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün tek başına yapabileceği bir konu değildir. Kişilerin dönüştürülmesi iddialı bir meseledir ve bu nedenle multidisipliner alanda birçok kurumun ortaklığı, desteği ve alana dahil olması gerekmektedir. Denetimli serbestlik alanında da diğer infaz sistemlerimizde olduğu gibi, birçok kamu kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, STK’lar özellikle üniversitelerle yoğun bir iş birliği içinde olma zorunluluğumuz vardır. Bugüne kadar 187 üniversiteyle protokoller imzaladık. Akademik dünyanın alana katkısı ve ilgisini çekmek bizim için son derece önemlidir. Maalesef infaz ve denetimli serbestlik alanı, hukukçular için dahi yoğun şekilde incelenen bir alan değil. Sosyal bilimler açısından da farkındalık yeni oluşuyor. Bu konuda kurumsal olarak üzerimize düşeni yapıyor ve akademik dünyayla üniversitelerde yakın iş birliği kurmaya devam ediyoruz.”

“Denetimli Serbestlikte STK ve Gönüllü Katılımı Önemli”

Genel Müdür Yıldırım, denetimli serbestlik sisteminde sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllülerin rolüne değinerek şunları ifade etti: “Denetimli serbestlik sistemlerinin uluslararası uygulamalarına bakıldığında, özellikle STK’ların çok ciddi bir rol üstlendiğini görüyoruz. Bir öz eleştiri olarak, bizim sistemimizde STK eksikliği olduğunu söyleyebiliriz. STK’lar ya da gönüllüler tarafından yapılması gereken birçok faaliyet, devlet adına kamu görevlileri tarafından yürütülmektedir. Oysa bu alan tamamen gönüllülük esasıyla yapılabilecek bir alandır. Burada görev yapan birçok arkadaşımız, devlet memuru anlayışının sınırları dışında adeta gönüllü gibi çalışmaktadır; istekliliklerini biliyoruz. Ancak bu alanda ayrıca gönüllülere ihtiyaç olduğunu da belirtmek isterim. 20. yılında yaptığımız çalışmalarda denetimli serbestlik, yaklaşık 3 bin gönüllüye ulaşmıştır. Bu alanda faaliyet gösteren ve bizlere destek veren gönüllü sayısını artırdık ve bundan sonra da bu konuya daha fazla yoğunlaşacağız. STK’ların bu alanda faaliyet göstererek alanın sorumluluğunu bizlerle birlikte üstlenmesini ve sayılarını artırmasını önemli görüyoruz.”

“Denetimli Serbestlik ve Ceza İnfaz Kurumları Arasındaki Bağ Güçlendiriliyor”

Genel Müdür Yıldırım, denetimli serbestlik sisteminin ceza infaz kurumlarıyla bütünleşik yapısına değinerek şunları söyledi: “Denetimli serbestlik, ceza infaz sistemimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Kapalı ve açık ceza infaz kurumları ile serbestlikle devam eden bu sistemin birbirinden koparılması mümkün değildir. Bu nedenle, özellikle 20. yıl münasebetiyle denetimli serbestlik ile ceza infaz kurumları arasındaki irtibatı güçlendirmeye çalıştık. Sosyal hayata hazırlık, ceza infaz kurumları içinde başlaması gereken bir faaliyettir. Bu kapsamda, 81 bin hükümlü ve 14 bin 500 tutukluya denetimli serbestlik il müdürlükleri aracılığıyla eğitimler verdik ve sürece hazırladık.

Ayrıca, ceza infaz kurumlarından tahliye olan hükümlü ve yükümlülerin kendi ekonomik özgürlüklerini sağlamadan topluma entegre olmaları mümkün değildir. Bu nedenle bu kişilere özel destek verilmesi gerekmektedir. Özellikle özel sektöre de seslenmek istiyorum: Hükümlüleri ve eski hükümlüleri çalıştırmaktan çekinmesinler. Rehabilite olmuş, topluma kazandırılmış ve entegre olmaya hazır olan bu kişiler hem insan kaynağı teminatı hem de toplumsal sosyal sorumluluk açısından büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, denetimli serbestlik sürecine dahil olan yükümlülere çeşitli iş kurma projeleri ve destekler sağlanmaktadır.”

“Denetimli Serbestlik Hakkında Kamuoyu Farkındalığı Önemli”

Yıldırım, denetimli serbestlik sisteminin toplumda doğru anlaşılmasının önemine değinerek şunları söyledi: “Denetimli serbestliğin Türkiye’de ve uluslararası alanda en önemli eksikliklerinden biri, kamuoyu tarafından doğru tanınmıyor olmasıdır. Yanlış bilgilerle hakkında hüküm veriliyor ve algı eksikliği oluşuyor. 20. yılında, kamuoyunun denetimli serbestlik hakkındaki farkındalığının artırılmasının önemine işaret etmeye çalıştık. Denetimli serbestliğin cezasızlık sistemi olmadığını, aksine topluma kazandırmanın en önemli mekanizmalarından biri olduğunu anlatmaya çalıştık. Bu mekanizma, çok ciddi bir faaliyetler zincirini içeriyor.

Bu kapsamda ve 20. yıl vesilesiyle Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bölgesel toplantılar gerçekleştirdik. Elazığ Fırat Üniversitesi’nde başlayan toplantılar, İzmir Ege Üniversitesi, İstanbul Medipol Üniversitesi ve Samsun Şehit Ömer Halisdemir Kongre Merkezi’nde devam etti. Üniversitelerimizde denetimli serbestliği konuştuk, akademisyenlerle değerlendirmeler yaptık. Bugün aramızda bulunan medya temsilcileriyle de denetimli serbestliğin medyadaki yansımalarını ele aldık. Ulucanlar Ceza İnfaz Kurumu’nda gerçekleştirdiğimiz akademik toplantılarla, toplumun aydın kesimini ve akademisyenlerimizi denetimli serbestlik kavramı üzerinde bilgilendirme fırsatı bulduk.”

Yıldırım, konuşmasının sonunda denetimli serbestlik sisteminin 20. yılının önemine değinerek şunları söyledi: “2025 yılı denetimli serbestlik için tarihi bir eşik noktasıdır ve bizim için son derece önemlidir. 10. sempozyumunda da Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olarak görev yapıyordum ve bu salonda bulunan bazı misafirlerimizi o sempozyumda da bir aradaydık. 20. yıl dolayısıyla yaptığımız bu kongrede de tekrar bir araya geldik. Bu kilometre taşları, denetimli serbestliğin gelişimini yeniden gözden geçirmek ve eksikliklerini gidermek için önemli bir vesiledir ve toplumsal hizmet açısından büyük bir anlam taşımaktadır. Denetimli serbestlik sistemimize ve ceza infaz sistemimize her yönüyle liderlik yapan, destek veren Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’a, faaliyetlerde yanımızda bulunan Bakan Yardımcımız Sayın Ramazan Can’a, bugün kongreye yoğun programları arasında katılan sayın valimiz, HSK Başkanımız, Yargıtay Genel Sekreterimiz, Yargıtay üyelerimiz, akademisyenlerimiz, medya temsilcilerimiz ve değerli katılımcılara şükranlarımı sunuyorum. Bu kongrenin sonuçları, Türk denetimli serbestlik sistemini daha ileriye taşımak için önemli bir adım olacaktır. Muhterem heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.” sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.

Üç gün sürecek olan toplantının açılışına; Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can, Antalya Valisi Hulusi Şahin, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Basri Bağcı, HSK 1. Daire Başkanı Turan Kuloğlu, Yargıtay Genel Sekreteri Mehmet Fatih Belviranlı, Yargıtay Üyeleri Yılmaz Çiftçi, Mustafa Doğru, Osman Atalay ile Harun Mert, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcıları Hasan Akceviz, Fatih Güngör, Çelebi Yılmaz ile Fatih Kemal Süt, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanları , Dr. Mustafa Burak Açoğlu, Dr. Hüseyin Şık, Fatih Serkan Günaydın ile Hüseyin Aslan, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Ali Kahveci, Antalya Adalet Komisyon Başkanı Hayati Karaaslan, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı Erol Çelik, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Orhan Özdemir, Antalya Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Birol Terlemez, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Adnan Tabar, CEP Genel Sektereti Jana Spero Kamenjarin katıldı.

Fotoğraflar